Hürrem | Konular | Kitaplar

Muhteşem Yüzyıl Kösem - 4. Murad

Osmanlı tarihinin ilk reformcu padişahı sayılan II. Osman, 1618 yılında babası Sultan I. Ahmet'in vefatı üzerine ve amcası I. Mustafa'nın üç aylık saltanatından sonra tahta geçmişti. Saltanatının 3. yılında kendini kamuoyuna ispatlamak ve güçlü bir padişah imajı verebilmek için Lehistan üzerine 1621 yılında Hotin Seferine çıkmıştı. Kanuni Sultan Süleyman ve dedesi III. Mehmed'den sonra bir padişah sefere çıkacaktı. Seferde zayıf görülen Lehistan'ın ağır bir yenilgiye uğratılamaması padişahı rahatsız etmiş, başarısızlığın sorumluluğu ocağa yüklenmişti.
Genç Osman seferde ocağı yakından tanıma fırsatı bulmuş ve Yeniçeri Ocağının köklü bir reforma tabi tutulması gerektiğine hatta kaldırılmasına karar vermişti. Ocağı tekrar düzenlemek için padişah özetle şu planı yapmıştı: bir şekilde İstanbul'un dışına çıkacak, Anadolu'da yeni bir ordu toplayacak ve bu orduyla merkez garnizonu İstanbul'da bulunan Yeniçeri Ocağını savaşarak ortadan kaldıracaktı. İstanbul'dan orduyu arkasında bırakarak uzaklaşmanın yolu ise Hacca gitmekti. Hac bahanesiyle şehirden uzaklaşmak isterken padişah engellenmiş, isyan çıkmış, geri döndürülmüştü. Topkapı Sarayı'nda kendini güvende hissetmeyen Genç Osman Yeniçeri Ağası'na sığınacaktır. Burada soğukkanlılığa davet edilen ve yatıştırılan padişah çok geçmeden ve teamüllere aykırı bir şekilde yakalanmış, devamında da halka teşhir edilerek ve hakaretamiz muamelelerle Yedikule zindanlarına götürülmüştür.
Var olan durumun değişmesini istemeyen ve varlıkları sürdürmek isteyen cuntacı grup padişahın tutuklu da olsa sağ olmasından rahatsız olacaktır. Kendi istikballeri için bu genç ve reformcu padişahın infaz edilmesine karar verilmiş ve tutuklu bulunduğu koğuşta boğdurulmuştur. Bu olay Osmanlı tarihinin en büyük darbelerinden birisi olarak tarihe geçmiştir. Devamında tahta ikinci kez çıkarılan I. Mustafa'nın padişahlık yapamayacağı bir kez daha anlaşılmış ve nihayet Kemankeş Ali Paşa'nın önderliğinde tahta henüz 11 - 12 yaşında olan Sultan IV. Murat geçirilmiştir.
Sultan Murat, tahta böylesi bir kaos ortamında geçecek ve o güne kadar tahta çıkan en küçük padişah olacaktır. Padişahlığına kadar geçen dönemde kendisi kafeste bekletilmiştir. Eski Saray'da bulunan annesi Kösem Sultan Topkapı Sarayı'na getirilerek oğlunu cülus törenine hazırlamıştır. Ertesi gün, 10 Eylül 1623'te Eyüp Sultan'da Aziz Mahmut Hüdai hazretlerinin elinden kılıç kuşanmış ve 4 gün sonra da sünnet ettirilmiştir. Sultan IV. Murat tahta geçmesiyle sonuçlanan süreç ön görülemediğinden padişahlığa hazır değildi, eğitimi kafeste sağlanamamıştı. Sultan Murat, ağabeyi Genç Osman'ın öldürülmesine ve amcası Sultan I. Mustafa'nın yetersiz bulunarak tahttan indirilmesine şâhit olmuştu.
Ülke büyük bir kaosun içindeydi. Konumunu kanlı bir şekilde güçlendiren ve menfaatlerine dokunulduğunda padişah bile infaz edebileceğini gösteren Yeniçerilerin devam eden İsyanları ve uzlaşmaz tavırları, Safevîlerin doğuda Bağdat'ı ele geçirmeleri, Avrupa'daki gelişmeler ve 30 yıl savaşları, Avusturya tehdidi, Celali İsyanları, Anadolu'da bozulan asayiş ve eşkıya terörü ve nihayet ekonomik şartlar çocuk yaştaki padişahı zor durumda bırakıyordu. Tüm bu nedenlerden dolayı IV. Murat'ın tahta kendisinden önceki padişahlara göre çok olumsuz bir ortamda geçtiği bir gerçektir.

Konular